"söz veremem ama denerim, denemeyi denerim." -bart simpson

Lost tartışma forumu

Tüm Forumlar > Lost > Lost sonunu anlamayanlar için.

yeni konu aç Lost sonunu anlamayanlar için.

Lost'un FİNAL Bölümü İzleyip de Beğenmeyenler Bir de Bunu Okuyun
NOT: Son bölümü izleyip de beğenmeyenler veya anlamayanlar bu yazıyı okuyunca fikirleriniz değişecektir.

Aslında adada olanların hepsi gerçektir ve hepsi yaşanmıştır. Boone, Shannon, Libby, Ana-Lucia, Eko, Charlie, Charlotte, Daniel, Juliet, Sayid, Sun, Jin ve Jack... Bu adamlar adada öldüler... Locke ve Michael ise ada dışında öldü...
Hurley, Benjamin, Rose ve Bernard adada; Kate, Desmond, Sawyer, Claire, Richard, Miles ve Lapidus ise adadan kurtularak ömürleri yettiğince yaşadılar...

Eninde sonunda Christian Shephard'ın da dediği gibi "Bazıları Jack'ten önce, bazıları ise çok uzun zaman sonra ölüyor" ve flashsideways'te buluşuyorlar. Hepsi normalde hayatlarında yaşamayı dilediği gibi yaşıyor... Sonunda ise birbirleriyle hasret gideriyorlar... Böylece karakterlerimizin kaderi de tamamlanmış oluyor...

******

---- Büyük resim ----

Aslında ilk zamanlarda adaylık filan yok. O rahatsız kadın sıradan insanları ışıktan uzak tutuyor sadece. Ne zaman ki Jacob kardeşini o kuyuda öldürüp Black Smoke'a dönüşmesini sağlıyor işte o zaman başlıyor adaylık işi... Işık korunmaya o zaman ihtiyaç duyuyor. Jacob da başlıyor adaya adam toplamaya...

- İlk getirilenler Black Rock ekibi...

Black Smoke tarafından çatır çatır öldürülüyor çoğu. Geriye kalıyor Ricardo. Onu kullanarak Jacob'ı öldürmeye çalışıyor MIB... Bu henüz ilk denemesi ve büyük bir dezavantaja dönüşüyor. Jacob Richard'ı ikna ederek yardımcısı olmasını sağlıyor. Böylece adaya getirdiği insanları MIB'e karşı uyarabiliyor.

Black Rock'tan kalmış olan bir avuç insan bizim Others olarak bildiklerimizi oluşuturuyor. (Hatırlarsanız hepsi İngiliz aksanıyla konuşuyordu) Richard onlara göz kulak olsun diye Jacob tarafından görevlendiriliyor.


- ABD askerleri adayı bulur....

Işığın korunması gerektiğini hatırlıyor Jacob, ve Others'ı askerlerin üzerine salıyor. Askerlerden Others'a katılanlar oluyor. (Bazılarının taşıdığı ordu çakıları vs...)


- Dharma adaya gelir...

Others ile aralarında savaş çıkıyor. Sebebi ise; gelişmiş teknolojileriyle ışığın kaynağını bulmaya en yakın olanlar olmaları. Hatta buluyorlar da... Swan istasyonunu kuruyorlar üstüne(veya yanına). (İstasyonun önünden akan küçük suyu hatırlarsınız...)

Richard, Jacob; Benjamin ise Richard tarafından ikna edilerek Dharma adadan siliniyor. Others çadırda yaşamak yerine Dharma'nın yaptığı barakalarda yaşamayı tercih ediyor. Bir süre sonra aile hayatı vs şeyler nedeniyle adaya olan görevlerini 2. plana atıyorlar. Bu sıralarda da "bir şekilde" çocuk doğurup aile kurmaları engelleniyor. Fakat bu Others'ı yıldırmıyor Jacob'a karşı cephe alıyorlar neredeyse. Adaya doğum uzmanı getirerek sorunu düzeltmeye uğraşıyorlar... (Hikayenin en kilit kısmı zaten burası)


- Oceanic tayfası adaya gelir...

Jacob, Others'a olan inancını yitirdiğinde aklına daha parlak bir fikir geliyor ve geçmişini unutmak isteyen bir avuç yürekli insanı adaya getiriyor. Bazılarına da 'süper güçler' bahşediyor. (Ölülerle konuşma, geleceği görme...) Hatta birisi var ki Jacob'ın kim olduğunu bilmezken bile adadan emirler alıp uyguluyor...

Jacob artık Others'a yardım etmediği için bu yeni grubu ortadan kaldırabilecek bir planları olmuyor. Bizimkiler adada anormal işler döndüğü farkettilerinde ise çoktan adayı terk etmiş oluyorlar. Adayı terk edenler ise ne ilginçtir ki en çok ayrılmak isteyenler.

Bir süre sonra aslında hayatlarında dönecek hiçbir şeyleri olmadığını farkedip adaya geri dönmeye çalışıyorlar. Yalnız bir kişi hariç... O da Kate(İzninizle derin bir "offff..." çekmek istiyorum adını zikrettikten sonra). Sebebi anne olması. Jacob tarafından adı çiziliyor güzelin...

Konuya dönersek; adaya dönen ekip 77'ye giderek Dharma'nın sonunu hazırlıyor. Böylece Jack de inanmaya başlıyor... Ama bomba patladıktan sonra günümüzde hiçbir şeyin değişmediği farkettiğinde asıl yapması gerekenin bu olmadığını da anlıyor.

Bizimkiler Jacob'ın son kalesi olan Temple'a sığınıyorlar... Black Smoke orayı dağıtıyor...
Bizimkiler adayı terk etmeye çalışıyorlar... Black Smoke buna da izin vermiyor.

Jacob yüzünü gösteriyor. Onları neden adaya getirdiğini, ne yapmaları gerektiğini bir bir anlatıyor... Jack, denilenleri yapıyor. Kendisini feda ediyor. Yüzyıllar sonra Black Smoke yok oluyor... Böylece adanın kaderi de tamamlanmış oluyor...


---- Gelelim Karakterlerimize ----

Boone, Shannon, Libby, Ana-Lucia, Eko, Charlie, Charlotte, Daniel, Juliet, Sayid, Sun, Jin ve Jack... Bu adamlar adada öldüler... Locke ve Michael ise ada dışında öldü...
Hurley, Benjamin, Rose ve Bernard adada; Kate, Desmond, Sawyer, Claire, Richard, Miles ve Lapidus ise adadan kurtularak ömürleri yettiğince yaşadılar...

Eninde sonunda Christian Shephard'ın da dediği gibi "Bazıları Jack'ten önce, bazıları ise çok uzun zaman sonra ölüyor" ve flashsideways'te buluşuyorlar. Hepsi normalde hayatlarında yaşamayı dilediği gibi yaşıyor... Sonunda ise birbirleriyle hasret gideriyorlar... Böylece karakterlerimizin kaderi de tamamlanmış oluyor...

- - - - DESTINY FOUND - - - -


Aslında kilisedeki o son buluşma o kadar duygu yüklüydü ki...

Biz olayları Jack'in gözünden takip ettik 6 sezon boyunca... Bizim için kilisedeki olaylar Jack'in gözlerini kapatmasıyla başladı. Fakat Kate'i düşününce (Jack'e "Seni o kadar özledim ki..." deyişi mesela) veya Sawyer'ın Juliet ile kavuşması... Hugo'nun, adada ona uzun yıllar yardım ettiği için Ben'e teşekkürü...

...ALINTIDIR...

-------------------------------------------------------------------

Lost Finaline Dair JJ.Abrahams'ın Açıklamaları....

Yaklaşık 6 yıldır, akıl almaz bir tutkuyla izleyiciyi müptela eden "Lost" dizisinin finali halen tartışılmakta.
Finali tatminkar bulanlar kadar, bir çok sorunun havada asılı kaldığını düşünen ve hayal kırıklığı yaşayanlar da var.

Geride kalan sezonların tamamına baktığımızda, yayıncılık tarihinin gelmiş geçmiş en büyük bilmecesinin finalinin somut anahtarlarla gerçekleşmesini beklemek de tuhaf aslında. Buna rağmen, dizinin yaratıcısı JJ Abrams ve ekibi, finalbölümüne dair izleyicinin kafasında oluşan soruları ABC' de yaptıkları bir canlı oturumla yanıtladılar.

Bu oturumdan, önemli notları "Lost" tutkunu dostlarla paylaşmak istedim. Özellikle de kafasında fazla soru işareti kalanlara nefes aldıracaktır sanırım.

İşte izleyicilerin en çok sordukları sorular ve yanıtları, izahları;

- TÜM 6 SEZON BOYUNCA YAŞANANLAR RÜYA MIYDI?

JJ Abrams : Elbette değildi. Bölümlerin tamamını dikkatle izleyen hiç bir izleyicinin bu denli mantıksız bir sonuca varacağını sanmıyorum. Dizinin Jack' in gözlerini aralayışıyla başlayıp, kapamasıyla bitmesi bu yanılgıya yol açmış olabilir. Yaşanan her şey gerçekti. Dahası, dizide rüya vizyonu asla yoktu.

FİNALDE KİLİSEDE BULUŞAN TÜM EKİP ÖLÜ MÜYDÜ?

JJ AbRams : Kafa karıştırıcı bir finalbölümü olduğunu kabul ediyorum, ki bu bilinçli bir tercihti. Yine de, final bölümünü bir kaç kez izleyenlerin anahtarı anladıklarından eminim. Forumlara göz attığımızda gördük ki, bulmacayı çözenler, kafası karışanlardan daha fazla.

Dharma istasyonunu patlattıklarında, Quantum fiziğine ilişkin prosedürü başlatmış oldular. Diğer bir deyişle adada, bulundukları zaman boyutunu sonlandırdılar. Böylelikle "uçak düşmeseydi, nasılbir hayatları olurdu" başlıklı paralel evrendeki hayatları ilerlemeye başladı.

Einstein kuramlarını az çok okuyan herkes bilir ki, teori maddenin her iki evrende de varlığını sürdürebildiği üzerine inşa edilmiştir. Bu yüzden, aynı ekip adadaki varlığını sürdürdü. Fakat anımsanacağı üzere, farklı bir tarihe geçtiler. Çünkü bulundukları zaman dilimini Dharma istasyonunun merkezinin imhasıyla durdurdular.

"Herkes ölü müydü" sorusunun yanıtı da burada aslında. Hem evet, hem de hayır!

Aslında hiç de karmaşık değil. Paralel evrende, yani "uçak düşmeseydi hayatları nasıl olurdu" yu anlatan dilimdeki karakterlerle, adadaki karakterlerin bulundukları evren birleşti. Biraraya geldikleri kilise, işte bu iki evreni biraraya getiren kozmik bir platformdan başka bir şey değildi.

Jack'in babasının, "...buradan nereye gideceğiz" sorusuna verdiği yanıtı anımsayalım ; "Hiç bir yere gitmeyeceğiz. ilerlemeye devam edeceğiz" demişti. Bazı forumlarda gördükki, ekip öldü ve cennete gittiler diyenler var. Bu nasıl mümkün olabilir. Her biri, kaza olmayan evrende yaşamlarını gayet normal sürdürmekteler. Fakat paralel evrende,adada yaşananları anımayarak biraraya geldiler. Hem adada, hem de diğer hayatta ölenler zaten orada yoklardı.

Dikkat edin! Kilisede, adada var olan bir çok önemli karakter yoktu!
Özetle, iki evren birleşti, ve onca badirenin ardından hayatlarına devam edenler birleştiler.
ben' in kiliseye girmek istemeyişinin de yanıtı burada gizliydi zaten.

- PEKİ AMA, ADA "NEYDİ" ASLINDA?

Şunu ekipçe kabul edebiliriz. Haddinden fazla karmaşık bir hikaye örgüsü sunduk sizlere. Böyle de olması gerekiyordu. İşin içinde olduğunuzda bazen size çok basit gelen sorular, izleyenler için aynı kolaylıkta görünemeyebiliyor. Ada meselesi de bunlardan biri. Aslında adanın ne olduğu bence dizide enine boyuna anlatıldı.

Ada, paralel evrenlerin geçiş noktasıydı elbette. Evrenler arası geçişin yol açabileceği trajedileri engelleyebilmek için adanın korunması, çıkarları için bu geçiti kullanmak isteyenlerin engelenmeleri gerekiyordu. İşte Dharma ekibinin adada bulunma sebepleri de buydu.

Uzay zaman eğrisinin kırılma noktasıydı ada.

Jacob ve Kara Duman fenomenlerinin hikayeye yerleştirilmesi kasıtlı bir kafa karıştırma yöntemiydi, kabul ediyoruz. Ve özellikle, bu iki karakterin dramatik yapılarını anlatmış olsak da, fazla detay vermedik.
Alpert, adaya gemi kazasıyla geldiğinde Kara Duman' ın ona "...burası Chennem" dediği sekansı anımsayın. Aslında Cennet de, "Cehennem de bu dünyada" mesajı zaten hikayenin temel iddialarından biriydi.

Tüm dizi boyunca yanıtını seyirciye bıraktığımız tek pasaj da aslında buydu. Jacob ve isimsiz kardeşinin gizemleri. Sıradan bir insandı anneleri, evet. Fakat adanın koruyuculuğuyla görevlendirildiklerinde kutsal özelliklere sahip oldular. Özelliklerini şeytani amaçlar için kullanma raddesine gelen Kara Duman' ın adadan ayrılmasını engellemek istemeleri de bu yüzdendi zaten.

- JACK' İN BABASININ HİKAYEDEKİ ÖNEMİ NEYDİ?

JJ Abrams : Sanırız, Jack' in babası üserine bu kadar kafa yorulması final bölümündeki ağırlığından kaynaklanıyor. Haklısınız da. Fakat zannedildiği kadar kilit bir karakter değil aslında. baba figürü, yalnızca Jack için önemliydi. İlk sezonları anımsayalım. Babasının Jack üzerindekietkisi, kötüleyen ilişkileri ve bu yüzden Jack' in giderek kaybolan özgüveni neticesinde adanın eline kalan tek değerli şey olduğunu düşünür hale gelmesi.

İşte bu sürecin sonunda Jack' e, aslında ne denli değerli olduğunu anımsatabilecek en güçlü motifti babası.

İşte JJ Abrams' ın açıklamaları böyle.

Sanırım o havada asılı kaldığı düşünülen soruların cevaplarının çoğuna açıklık getirir nitelikte.

Girişte söylediğim üzere, bu denli kaotik bir dizinin finalinde, çocuğa anlatır bir üslupla tek tek yanıtlara odaklanmalarını beklemek zaten gülünç. Dahası, dizinin tabiatına da aykırı aslında.

Televizyon tarihinin en özel, en keyif verici, en akıl dolu işiydi "Lost", bu kesin.

Aynı tadda bir yapımla bir daha ne zaman karşılaşırız bilinmez.

alıntıdır.
Paylaş

Sağol anlamayanlar için aydınlatıcı bir paylaşım olmuş

Eyw. Kardeşim.

Sağlıklı bir paylaşım

sağol

anlamayanlar için detaylı ve güzel olmuş

Rica ederim :)

Kardeşim paylaşım için çok sağol ama bir yanlışlık var. Desmond adadan kurtuldu yazıyor ama hatırlarsan desmond hurley ve ben'le adada kaldı

karakterleri ölmüş sanmıştım ama devam ediyorlarmış ölmemişler ona çok sevindim

Çok güzel yazmışsın ellerine sağlık

Bu yorum dizi hakkında spoiler içermektedir. Okumak istiyorsanız tıklayın.

Ben bu diziye başladığımda herkes "ay onun sonu çok kötü başlamaya değmez" yada "sonunda hepsi rüya çıkıyo biliyosun dimiii" diyordu ama ben inatla izledim iyiki de izlemişim ne kadar yanıldıklarını görmüş oldum.

konuya abone kullanıcılar 8

Yukarı Çık