organic-crow

TAKİP ETTİĞİ DİZİLER 88
İZLEDİĞİ BÖLÜMLER 0
YORUMLARI 68
TAKİP ETTİKLERİ 3
TAKİP EDENLER 7

organic-crow'un yorumları

Carl Lucas, Harlem’de doğup büyüyen ve ilk başlarda bir çeteye katılarak sağlam bir otorite kurma hayali kuran siyahi bir gençtir. Bunun üzerine Lucas, bir çeteye katılır, ancak yaptıklarının ailesini ciddi anlamda etkilediğini görünce suçlu hayatını noktalamaya karar verir. Bunun üzerine, çete üyelerinden biri, Lucas’ın, kendisinin kız arkadaşıyla ayrılmasına sebep olduğunu düşünerek evine yüklü miktarda uyuşturucu yerleştirip polise şikayet eder ve kahramanımızın suçsuz yere hapse girmesine sebep olur.
Hapisteki günleri hiç kolay geçmeyen Lucas, suçsuz yere hapse tıkılması yetmezmiş gibi, Rackham adlı bir gardiyan tarafından sürekli olarak şiddete maruz kalır. Ayrıca adına istenen tüm şartlı tahliye talepleri de reddedilir.
Neredeyse tüm ümidini yitirdiği bir anda, karşısına muhteşem bir fırsat çıkıverir. Dr. Noah Burstein adında bir araştırmacının kendisini bir “süper asker” deneyi için ikna etmesiyle birlikte, Lucas’ı öldürmeyi planlayan gardiyan Rackham’ın hayalleri suya düşer. Bunun üzerine deneyi sabote etmeye çalışan Rackham, tamamen beklemediği bir tablo ile daha karşılaşır, deney sonrası Lucas, artık insan üstü güçlere sahip olmuştur ve hapisten kaçmayı başarmıştır.Hapisten kaçmasının ardından Lucas, tekrardan New York’a döner ve para kazanabilmek adına, “Luke Cage” takma adıyla para karşılığında suçlularla savaşmaya karar verir.
- Luke Cage dizisi için yazdı.
Öncelikle küçük Kara’yı canlandıran Malina Weissman’ın oyunculuğunu abartılı buldum. Sen 13 yaşında küçük bir kızsın. O ne mimikler, o ne hareketler, o nasıl konuşma… Tatlı bir yüze sahip olsa da oyunculuğu daha iyi birini bulabilirlermiş diye düşünmeden edemiyor insan. Neyse devam edelim.

Kripton’un patlama sahnesinden sonra aslında çizgi romanda olan ve olması gereken olay şu: Patlamanın sarsıntısından etkilenen gemi, yörüngesinden şaşıp Dünya’ya çok daha geç ulaşır ve Kara Zor-El vardığında zaten yetişkindir. Sonra da Kal-El onu kalesine götürüp Dünya dillerini konuşmayı, güçlerini kullanmayı vs. öğretir. Sürekli yanında tutar ve korumaya çalışır ki, dizide olması gereken mantıklı şey de buydu.

Fakat gerek teliften, gerek de dizide Supergirl’ün küçüklüğü ve büyümesinden daha çok malzeme çıkarmak istemelerinden olsa gerek, Superman kuzenini Dünyalı bir aileye teslim etti. -Kara’nın yeni ebeveynlerinin ise eski Supergirl ile Superman’i canladıran kişiler olmaları da güzel bir durum.- Superman’in daha sonra da nasıl göründüğünü hatırlamayacağı kadar uzun bir zaman kuzenini ziyarete gelmediğini öğreniyoruz(!) İşte bunlar hep telif, hep baskı…

Süper kızımız büyüyor ve Clark Kent ile Lois Lane’in yanındaki fotoğrafçı karakter Jimmy, pardon ‘James’ Olsen’ı yanına transfer edilmiş buluyoruz. Tabi Superman’i pek kullanamayacaklarından yan karakterleri ön plana çıkarıp oradan ekmek yemeye çalışmışlar. Ben olsam ben de böyle yapardım. Yine de bu kadar ‘cool’ bir adam olmamalıydı James Olsen…

Neyse devam edelim. Kızımız üvey kardeşinin olduğu uçağı kurtarak süper kahramanlığa adım attı. Görsel efektleri dizinin başında her ne kadar beğensem de dizinin sonuna doğru, yakın dövüş sahnelerindeki uçma efektleri çok yapay duruyordu. Burada biraz yönetmeni suçlamak lazım. Çekim açılarını pek iyi ayarlayamamış.

Sonuç olarak Superman’in yeteneklerinde bir süper kahramana sahip bir dizimiz oldu. Onun evrenindeki karakterlerden bolca beslenerek ilgi çekiciliğini sürdüreceğini düşünüyorum. Ayrıca dizi olması gerektiği atmosferde olmuş. Sonuçta burada bir ‘Supergirl’ dizisi çekiyorsunuz, ‘Jessica Jones’ değil. Karanlık bir atmosferde geçmemesi daha uygun. Bu yüzden yapılan eleştirileri haksız buluyorum.

Superman sevgimden ve DC Comics hayranlığımdan dolayı izlemeye devam edeceğim. Umarım ‘bölümlük kötüler’ ile devam etmezler ve kurguyu ön plana alıp güzel bir dizi izletirler bizlere. Sizler ilk bölüm hakkında ne düşünüyorsunuz?
- Supergirl dizisi için yazdı.
Açık konuşmamız gerekir ki Superman’in büyükbabasını merkezine alan ve Krypton’da geçecek bir dizinin yapıldığı söylendiğinde hepimiz biraz burun kıvırdık. Ancak Syfy kanalında yayınlanan dizi başladığı zaman şehir hakkında bilgiler, görsel efektler, Superman’le bağlantılar derken umduğumuzdan çok daha iyi bir yapımla karşılaştık. Sinema evreni ya da diğer DC dizileri ile bağlantısı olamayan dizi çok daha cesur adamlar atmayı başarırken bölümler ilerledikçe bizleri şaşırtan olaylar da gerçekleşti.

Zod ve El hanelerini merkezine alan Krypton sezonun kötüsü olarak da Brainiac’ı belirlemişti. Daha sonra ise General Zod ve Doomsday’in katılımıyla ortalık adeta Superman kötüsünden geçilmeyecek bir hal aldı ve bizler bu durumu çok sevdik.

Zod hanesinin siyahi yapılması Superman tarihi açısından yapılan ilk köklü değişiklik olarak göze çarpıyordu ama önceki gün yayınlanan ”Hope” isimli 9. bölüm çok daha cesur bir karar aldı. Bölümde söylenene göre General Zod, Seg-El ve Lyta-Zod’un çocuğu olarak duyuruldu. Buna göre General Zod, Jor-El’in kardeşi ve aynı zamanda da Superman’in amcası oldu.

Bu duruma Superman hayranları nasıl tepki verecekler henüz bilmiyoruz ama dizinin bizleri şaşırtmaya devam edeceği kesin.
- Krypton dizisi için yazdı.
ğer ölümsüzlük bulunsaydı, bu nasıl mümkün olabilirdi? Kısa süre önce Netflix’de ilk sezonu yayınlanan ve benim de izleme şansı yakaladığım yeni dizi Altered Carbon, tam da bu konuya odaklanıyor. Gelecekte beden ölümlerini ortadan kaldıracak bir teknoloji bulunur. Beynimizdeki tüm verileri bir diske aktararak beynimiz dahil bedenimizde oluşacak tüm zararları etkisiz hale getiren teknoloji, bedenler arası gezinmeye olanak tanıyor.
oynumuzun arkasında bulunan bu diskleri koruduğumuz sürece sürekli yeniden hayata dönme şansı yakaladığımız dizi, yüksek bütçesini bütünüyle ütopik bir dünya kurmak için harcamış. Altered Carbon’un bütçesi, Game of Thrones’un ilk 3 sezonundan daha fazla. Bu da bir hayli yüksek bir bedele denk geldiğini gösteriyor.
Dizide anlatılan evrende boynumuzun arkasında yer alan diskleri koruduğumuz sürece ölümsüz olabiliyoruz. Ayrıca eğer çok ama çok zenginseniz, kendinizi gökyüzünde tuttuğunuz uydulara yedekleyebiliyorsunuz. Dizi ölümsüzlüğün güzel bir şey olmasının yanında, böyle bir şeyin olması sonucunda oluşacak olayları anlatıyor. Dünya’nın dışına çıkıp sayısız gezegene yayılan insanlık, tüm bunlara rağmen sömürmeye devam eder. Bir insan çok zenginse ve sürekli para kazanmak istiyorsa onu durduracak tek şey ölümdür. Eğer ölüm olmazsa, en iyi insan bile değişim gösterecektir. Altered Carbon tam olarak bunu anlatıyor. Ölümsüzlüğün insan doğasına yaptığı etkiyi gösteriyor.
Bir bedeni yalnızca kıyafet olarak görmemizi sağlayan dizinin içinde bu sıralar sürekli konu olan yapay zekalar da var. Artık iyiden iyiye düşünmeye başlayan bu yapay zekalar, insanlarda olduğu gibi farklı kişiliklere sahipler. Kişiliklerinin yanında pek çok meslek grubunu bitiren bu yapay zekalar, günümüzde korkulduğu gibi insanlığı bitireceği senaryoya ulaşamamıştır.
- Altered Carbon dizisi için yazdı.
Dizinin esas meselesi, ana karakter Raymond Reddington‘ın üst seviye suçluların aracısı olarak geçirdiği 20 sene içerisinde biriktirdiği bir kara liste. Her bölüm, bu kara listeden bir elemanı konu alıyor. Bu yukarıda bahsettiğimiz haftalık formülü tatmin ederken, Red’de neden böyle bir listenin bulunduğu, o listenin sonunda ne olacağı, Red’in neden o listeyi FBI ile birlikte temizlemeye karar verdiği ve neden daha ilk bölümden o esnada çok alakasız gözüken bir profilci için “Elizabeth Keen olmazsa bir laf etmem” diye bir tavır aldığı sizi uzun hikaye boyunca meşgul ediyor. Ki yani, demişken…Lost sonrası dünyada dizilerin bölüm finallerini şoke edici -ve üst üste izleyenler için bir sonraki bölümü açmayı mecburi kılan- şekilde bitirmeleri artık olağan bir şey. Yalnız pek az dizi bunu gerçekten ucuza kaçmadan, Dallas usulü seyirci kandıran virajlardan kaçınarak yapabiliyor. The Blacklist bu elit gruba dahil. Aynı vakti zamanında Homeland’in ilk sezonlarının yaptığı gibi, The Blacklist de sizi bir sonraki bölüm için aşertme işlemini karakterlerin sadakatini ve motivasyonlarını açık etmeyerek başarıyla gerçekleştiriyor. Bunu şöyle düşünebilirsiniz: Eğer bölüm sonu “DANK” diye biten diziler, korku sinemasında jumpscare‘in karşılığı ise, The Blacklist’in yaptığı daha ziyade “böö” demeden sizi gererek korkutan usta işi filmlere benziyor.Raymond daha ilk bölümden FBI’a “sizin elinizdeki en çok aranan suçlular listesi şaka gibi, esas kötüleri bilmiyorsunuz bile” diye postayı koyuyor, dizi de bu mühür cümlenin altını ilerleyen bölümlerde dolduruyor. Red ve FBI ekibinin karşısına çıkan karakterler hem bir yandan Dan Brown-vari bir şekilde “gizemli büyük dünya olaylarına” açıklama getiriyorlar (meğerse o meşhur suikastlerin tümünü o süper suikastçi yapmış mesela), hem de her biri James Bond filminin seçmelerinden fırlamış gibiler. Her bölüm yeni bir tanesiyle tanışmak, dev keyifli o yüzden.
- The Blacklist dizisi için yazdı.
Sezonun ilk bölümü, seri filmlerinde olduğu gibi karakterleri teker teker ele almaya başlıyor. Öncelikle şunu söylemek istiyorum dizinin ilk bölümü serinin izlediğimiz son filmi olan The First Purge’den daha kaliteli bir seyir sundu.
Sahne geçişleri gayet akıcı ve senorya ilk bölüm olmasına rağmen sizi sıkmayan türden. Karakter tanıtımları, olaylar, karakterlerin oyunculukları başarılıydı. The Purge’ün o sevdiğimiz tatlı gerilimini seyirciye hissettirmekte başarılı olduğunu düşünüyorum. Bölümü izlerken sıkılmıyorsunuz ve birazdan ne olacağını düşünerek merakla izliyorsunuz. Bölüm bittiğinde ise gelecek haftaki bölümün çabucak gelmesini isteyebilirsiniz.Dizinin çok iyi bir başlangıç yaptığını düşünüyorum. Bu bölümü son film ile kıyaslayacak olursak, gerek senaryo gerek oyunculuk konusunda dizinin seyir keyfi filmden çok daha iyiydi.Umarız ki dizi böyle devam eder. Eğer bir The Purge hayranı iseniz bu diziyi kesinlikle kaçırmamalısınız.

Diziye puanım: 8.9/10
- The Purge dizisi için yazdı.
Asıl kavga daha başlamadı... İlk 5 Bölüm sadece ısınma hareketleri! Marvel’s Iron Fist'in 2. sezonu..
YENİ VE SERT BİR DÜNYAYA GİRİYOR!
İkinci sezon’da Danny Rand (Finn Jones) nam-ı diğer Iron Fist, kung-fudaki ustalığını ve muhteşem gücünü kullanarak New York'u yozlaştıran suç unsurlarına karşı savaş veriyor. Bir yandan kim olduğuyla başa çıkmaya çalışan Danny, diğer yandan artık sudan çıkmış balık hallerinden kurtularak yeni ve sert bir dünyaya giriyor.
- Iron Fist dizisi için yazdı.

Laboratuvar Analizi

Kimdir? Kayhan
Kayıt Tarihi
Şehir İstanbul
Dizi İzleme Süresi Henüz yok.

Takip Ettikleri (3)

Takipçileri (7)

dizilab

dizilab’de yer alan tüm diziler video paylaşım siteleri aracılığıyla paylaşılmaktadır. dizilab kendi sunucularında herhangi bir video içeriği barındırmadığından bu konuda bir telif hakkı sorumluluğu kabul etmemektedir. Sitemizde bulunan bir dizinin telif hakkınızı ihlal ettiğini düşünüyorsanız hello (at) dizilab (nokta) com adresine mail atarak veya telif bildirim formu doldurarak kaldırılmasını talep edebilirsiniz. İspatsız talepler değerlendirmeye alınmamaktadır.

Please send your DMCA requests to hello (at) dizilab (dot) com or fill this form.

reklam/iletişim